Sayfalar

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Azmin Hızı: Oscar Pistorius



    



     Spor özellikle son yıllarda engelliler için büyük bir umut ışığı. Hayata bağlanmada sarıldıkları en sağlam ip. Aslında bunun en güzel örneklerini ülkemizde de görmek mümkün. Galatasaray Spor Kulübünün en gözde ve taraftarca sevilen ekiplerinden olan Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı ülkemizde bunun en güzel örneklerinden. Galatasaray'ın bu takımı kurmasıyla birlikte Türkiye'de düzenlenen ligde şampiyon olan takım Galatasaraylıların ''Mayıslar Bizimdir'' sloganını bir kez daha gerçekleştirircesine 1 Mayıs 2009'da çıktığı ilk Şampiyonlar Ligi maçında İspanyol takım Andacula'yı 81-72 yenmişti. Katıldığı bu ilk Şampiyonlar Liginde Engelli Aslanlar finale kadar çıkmış finalde Alman takımı Zwickau'yu yenerek şampiyon olmuştu. Aynı takım 2011 yılında ise bu turnuvayı namağlup tamamlayarak şampiyon oldu. 3 kez kıtalararası kupayı kazandı. Türkiye de adeta azmin ete kemiğe bürünmüş bedeni haline geldiler.

     Geçtiğimiz ay ise İşitme Engelliler Futbol Milli Takımımız Dünya Şampiyonu olarak neler yapabildiklerini kanıtladılar. Engelliler için böylesine organizasyonların düzenlenmesi onlarında neler yapabileceklerinin sergilenmesi saygı duyulası hareketler. Fakat engellilerin bu azminin diğerlerinden ayrıldığı büyük bir örneği daha var;

Oscar Pistorius



     Oscar Pistoruis 1986'da Güney Afrika Pretoria'da doğdu. Doğuştan iki fibula kemiği (baldır kemiği) eksikti. Henüz bir yaşındayken iki bacağı kesildi ve yerine protez bacaklar takıldı. Okula başladığında arkadaşları gibi koşamıyordu ama o bunu azmiyle yenebileceği düşüncesindeydi. Spora karşı inanılmaz bir yeteneği ve merakı vardı. Water-Polo ve yüzme gibi birçok sporla ilgilendi ve son olarak atletizmde karar kıldı. Oscar Pistorius'da ülkemizdeki engelli sporcularımız gibi azmin ne şekilde büyük başarılar getirebileceğini protez bacaklarının takılmasından 20-25 yıl sonra 4 yıl arayla tüm dünyaya kanıtlayacaktı.

     Pistorius ben sakat değilim, sadece bacaklarım yok diyor. Herkesin eksiklikleri olduğunu söylüyor ve en büyük eksikliğin ''zihinsel eksiklikler'' olduğunu anlatıyordu.

    Protez bacaklarıyla atletizme başlayan Pistorius engellilerin sadece engelliler ile değil, diğer sağlam doğan ''şanslı'' insanlarla da yarışabileceğini göstermek istiyordu. Belki engelli olmanın bir eksiklik veya zayıflık olmadığını göstermek belki de o şanslı doğanların bu şansı değerlendirmeleri gerektiğini insanlara açık bir şekilde tecrübe ettirmek istiyordu.

    Oscar henüz 1 yaşındayken annesi ona ileride okuması için bir mektup yazmıştı. Mektupta annesi Pistorius'a ''Bir yarışı kaybeden o yarışta sonuncu olan değil, yarışa katılma cesareti gösteremeyip yarışı kenardan izleyendir.'' diyordu. Pistorius annesinden de aldığı bu ilhamla 2004 yılında Atina Paralimpik Olimpiyatlarında 2 madalya kazandı. 2008 Pekin Olimpiyatlarında ise Pistorius artık asıl amacına ulaşmak ve engelsiz sporculara yarışmak istiyordu. Fakat bu isteği kabul edilmedi ve yarışmasına izin verilmedi. Bu isteğiyle bile azminin ne derece yüksek olduğunu sergileyen Pistorius vazgeçmek yerine mücadele etmeye karar verdi. Çünkü yarışı kenardan izleyerek kaybeden olmaktansa yarışın sonuncusu olup kazanmak istiyordu. Spor tahkim mahkemesi olan CAS'a başvurdu ve mahkeme sonucunda Pistorius haklı göründü. 2011'de Atletizm Dünya Şampiyonasında engelsiz sporcularla koştu ve yarı finale kadar yükseldi. Asıl amacı Olimpiyatlarda yarışmaktı ve önünde 2012 Londra Olimpiyatları duruyordu. Olimpiyatlara katılmaya hak kazanan Pistorius geçtiğimiz günlerdede  400 metre koşusunda yarı finale kadar yükselerek neler başarabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Yarı finalde birinci olan Kirani James'in yalnızca 0,4 saniseyle gerisinde kalan Pistorius yarışı son sırada bitirdi fakat annesinin değimiyle kaybetmek yerine artık kazanmıştı. Yarışın en büyük ödülünü ise Karani James aldı. K. James birinciliğini kutlamadan önce Pistorius'un yanına giderek adının yazılı olduğu isimliği Pistorius'dan aldı. Finalde birinci olup altın madalya kazansa dahi bu altın madalyadan daha değerli bir hediyeyi Pistorius verdi ona.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder