Sayfalar

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Ateist Argümanlara Yanıtlar 1

 

  1920li yıllardan önce evrenin bir başlangıcının olmadığı ezeli olduğu ve bir sonununda olmayacağı yani ebedi olduğu görüşü hakimdi. Bu durum tabii ki dinlerin söylediği ezeli ve ebedi olanın yalnız Allah olduğu ve evrenin yaratıldığı ve birgünde sonunun geleceği tezine ters düşüyordu. Aslında bu açıdan bakıldığında bu bilimsel açıklama bir yönden dinleri yalanlıyordu. Fakat daha sonra 1920lerde yapılan araştırmalar ile birlikte evrenin büyük bir ''genişleme'' ile oluştuğu bu genişlemeden önce ''sıfır hacmin'' yani yokluğun olduğu ortaya çıktı. Bu durum materyalizminde büyük bir referans olarak kullandığı ezeli evren modelini yıkıyordu. Aynı zamanda sürekli genişleyen evren fikri ile birlikte termodinamiğinde ikinci yasası olan entropi yasası ile anlaşıldı ki evren bir gün enerjinin sonlanması ve ya genişlmemenin yaratacağı ısı kaybıyla büyük soğuma yaşaması sonucunda birgün yokolacaktı. Bu da yine materyalist felsefenin argümanı olan ebedi evren fikrini yıkıyordu. Yani geçmişte ''bilimsel bulgular ile'' yalanlanan bazı dini argümanların daha sonraki yıllarda yine bilimsel bulgularla dinin bu argümanlarının doğruluğunu gösteriyordu. İşte İslamın aklın yanında teslimiyet ile varolması bu durumun ortaya çıkaracağı tehlikeleri önlemek içindir.

     Hem Big Bang teorisi hem de Termodinamik Yasaları dini argümanlar için çok büyük bir kanıt oluşturuyordu. Üstelik artık bu argümanlar bilimsel bulgular ile destekleniyordu. Peki günümüz ateistlerinin bu durum karşısındaki bakış açısı ne oldu ? Size aynen bir ateistin bu konudaki kendi görüşünü aktarıyorum;

Hatta bir delil var kii offf! Büyük Patlama (Big Bang). Yurt içindeki İslamcılar olsun yurt dışındaki koyu dinci Hıristiyanlar olsun işte yaradılışın delili diye ağızlarına pelesenk etmişler bunu. Neymiş Big Bang: “Yapılan hesaplamalar, evrenin tüm maddesini içinde barındıran bir "tek nokta"nın, korkunç çekim gücü nedeniyle "sıfır hacme" sahip olacağını gösterdi. Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Bu patlamaya "Big Bang" (Büyük Patlama) dendi ve bu teori de aynı isimle bilindi. Big Bang'in gösterdiği önemli bir gerçek vardı: Sıfır hacim "yokluk" anlamına geldiğine göre, evren "yok" iken "var" hale gelmişti. Bu ise, evrenin bir başlangıcı olduğu anlamına geliyor ve böylece materyalizmin "evren sonsuzdan beri vardır" varsayımını geçersiz kılıyordu.”

Vay anasını sayın seyirciler! Yapılan araştırmalar… Hangi araştırmalar ne zaman kanıtlanmış ne zaman bilimsel bir yasa olarak onanmış? Nedir kanıtı? Bugün Big Bang sadece ve sadece bir teoridir bir varsayımdır ve daha ötesi de yoktur. Bir iddia varsa bunu doğrulayan bir kanıt bir dayanak olmalı. Bu tarz yazılar her zaman “bilim kanıtlamıştır ki”, “bilimsel araştırmalara göre”, “bilim bugün ……i kabul etmiştir” diye yazarının kendi şahsi fikirlerini bilim adı altında pazarlıyor. Elle tutulur herhangi bir kanıt yok. Kanıtsız ortaya atılan bir iddiayı ise reddetmek için herhangi bir kanıta ihtiyaç yok. Ama kendiler hiçbir kanıt sunmadığı halde haydi kanıtlayın deniyor Materyalistlere (Bu kanıtlanmıştır aslında Materyalizm gerçeğini bütün dünya kabul etmiştir. Birazdan kanıtına da geleceğiz.) Ama bu tuhaf taktik koyu dincilerin bugün icat ettikleri bir şey değil. Bu yüzsüzlük tam 1400 yıldır sürüyor, sürdürülüyor.

      İlk olarak şunu söylemek gerekiyor ki yukarıda okuduğumuzda görüyoruz ki bu parağrafların yazarıda Big Bang'in dini argümanları inanılmaz bir biçimde desteklediğini kabul ediyor. Bunun tersi bir söylemi olmadığı için o da bunun bir teori olduğunu, yasa olmadığını hatta ve hatta yanlış olduğunu iddia ediyor. Şimdi bu teorinin bir yasa olmamasının nedenleri var. Ortaya konan teoride geçen olay bundan 14milyar yıl önce gerçekleşmiş. Aynı ortamı yeniden sağlama imkanınız (Yeni evren oluşturmak !?) yok. 14 milyar yıl öncesine gidip olayı gözlemlemekte mümkün değil. Yani deney veya gözlem ihtimaliniz yok. Ki bunu yazarken kendisi bilmiyorki bilimsel bir gerçeklik için illa deney veya gözleme de gerek yok. Bilimin temelinde zaten olmazsa olmaz olarak deney ve gözlem yer almaz. Teorik Fizik denen birşey var. Bu durumda aynı arkadaşın Einstein'ın ikizler paradoksu fikrinide reddetmesi gerekir. Oysa bu görecelik açısından bir gerçekliktir. Bilim deney ve gözlemden yararlandığı gibi aynı zamanda daha olmazsa olmaz bir şekilde matematikten, hesaplamalardan, olasılıklardan yararlanır.

     Ayrıca burada büyük bir samimiyetsizlikte mevcuttur. O da şu ki; tıpkı Big Bang'in bir teori olmasıyla aynı nedenlerden dolayı Evrim ya da Ortak Ata fikri de bir teoridir. Çünkü onda da geçmişe gidip gözlemleyemez veya canlı evrimini izleyemezsiniz. Fakat Big Bang'a şüpheli yaklaşan ateist bilimsel beyinler ne hikmetse Evrim'e hiç şüpheli yaklaşmazlar. Ayrıca yukarıdaki parağraf kaleme alındığında yıl 2009muş, günümüzde CERN'de yapılan deneyler ile de Big Bang'in oluşum aşamaları ''deneysel'' olarak kanıtlanıyor. Belki CERN dini argümanlar açısından tek başına birşey ifade etmiyor, fakat Big Bang'e katkılarından dolayı çok şey ifade ediyor. Yani yukarıdaki durumda yine evde CERN atelyesi kurmuşda proton nötron çarpıştırırmışcasına bilimden bahseden kişi aslında bilimin temelinde hangi dayanaklardan yararlanıldığını teori, yasa, kuram kavramlarını bilmiyor. 


 Bakalım bu ilimden bahsedenler kendilerine ilimi bilimi mi rehber edinmişler yoksa başka bir kişinin, bir inancın kullandığı taktiği mi kullanıyorlar? İzleyip görelim.

“… De ki: "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı (burhan) getirin." (Bakara / 111)

“… De ki: "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin...” (Enbiya/ 24)

“… Allah ile beraber başka bir ilah mı? De ki: "Eğer doğru söylüyor iseniz, kesin-kanıt (burhan)ınızı getiriniz." (Neml/ 64)

Peki kamıt kanıt diye haykıranlar sürekli kanıt isteyenler ille de “kanıt” diyenler kendileri kesin bir kanıt getirmiş mi? Buna da bir bakalım:

“Ey insanlar Rabbinizden size 'kesin bir kanıt (burhan)' geldi ve size apaçık bir nur (Kur'an) indirdik. (Nisa/ 174)”

Kesin kanıt Kuran’mış Kuran’ın Allah katından indiğine kesin kanıt Kuran’ın kendisi. Tıpkı Kuran’dan alıntılarla yaradılış mucizesini ispatlayanların kesin kanıtı gibi. Yapılan araştırmalar ortaya yaratılış konusunda bir burhan getirmiş ama biz göremiyoruz.

Gelelim Materyalizmin kanıtlanmasına… Bilimde temel olan şeyin deney ve gözlem olduğunu artık ilkokul çocukları dahi biliyor. Bugün bilim hiçbir şeyin var iken yok yok iken var olmadığını kanıtladı mı? Evet. Maddenin korunum kanunu hiçbir şeyin yok iken var olamayacağını kanıtladı. Bugün hiçbir şeyin yok iken var olamayacağı bir gerçek peki yüz yıl önce de bu geçerli değil miydi? Evet. Bin yıl önce? On bin? Yüz bin? O halde 14 milyar yıl öncesinde de durum böyleydi. Hiçbir şey yoktan var olmadı evren zaten hep vardı ve sürekli değişiyordu. Halen var ve değişiyor ve bu değişim devam edecek. Bir başlangıç iddiası olan varsa önce bu başlangıç için “burhan” getirmelidir.


     İkinci olarak da bunlar ileri sürülmüş. Kur'an'ın Allah tarafından bir kanıt olması fikrini eleştiriyor. Kur'andan alınan bir parça ile Kur'an kanıtlanır mı ? diyor. Bu sığ bir düşünce. Çünkü aslında burada Kur'an'ın başka mucizelerinin kanıtları anlatılmak isteniyor. Örneğin gidip geçen yıl yayınlanmış bir kitabı alın ve bu yıl yayınlanmış ikinci baskısını alın. Bu iki kitap arasında bile (modern çağın yardımı ile yazılmış) farklar olduğunu görürsünüz. Oysa Kur'an 1400 yıldır değiştiril(e)memiş bir kitap. Bir insanoğlunun daha aynısından yazamadığı bir kitap. Kur'an bu halleriyle bir kanıttır. 

     Bilimde temel olan şey deney ve gözlem kısmına değinmiştim. Yoktan varolma meselesine gelince. Bilim yoktan var olmayı gösterdi fakat bunu mevcut evren yasalarına göre gösterdi. Yani ilk oluşum anını zaten mevcut fizik yasaları ile bilim açıklayamıyor. Hatta yine CERN deneyi ile gördükki mevcut evren yasaları o küçük genişleme anında geçerlide değil. Bununla birlikte benzer bir durumu yine Evrim Teorisinin en büyük savunucusu Richard Dawkins'de de görüyoruz. Dawkins Evrim'in en büyük savunucusu fakat kendisine ilk oluşum sorulduğunda henüz bilmiyoruz diyor.  Ayrıca bu konuda sizinle ABD'de bir üniversitede astronomi hocalığı yapan Dr. Bülent Kızıltan'ın çok etkileyici bir anekdotunuda paylaşmak istiyorum; ''Evrenin %5lik kısmının kütlesi ile ilgili bilgimiz var, geriye kalan %95'i henüz bilmiyoruz.'' 

     İslam akılla birlikte teslimiyetinde dinidir. Çünkü Allah'ın ilmi çok yücedir, sonsuzdur. Biz ise insanlar olarak bilimsel bilgilerimizi bile yanlışlayıp değiştirebiliyoruz. Ayrıca burada şu yanlış görüşede değinmek istiyorum. 

Çünkü dinde araştırmaya gerek yoktur. Nasıl oldu? Tanrı yarattı. Var mı bunun ötesi yok.

     Hertürlü yanlış düşünceyi anlayabiliyorum fakat bunu anlayamıyorum. Stephan Hawking gibi bir zeka bile bu yanlışa düşüyor. Meşhur God of the Gaps argümanı. ''Boşlukların Tanrısı''. Dinde araştırma yoktur baştan kaybeden bir iddia. Allah aklı kullanmayı birçok defa öneriyor kitabında. Ancak Allah'ın emri ile müslümanların yaptıkları arasındaki farkı görmeyip İslamı müslümanların yaptıkları şeyler zanneden zihniyet bu ayrımı yapamıyor ve böyle apaçık yanlışlara düşebiliyor. Merak ile olan süreç ise Nasıl oldu ? Tanrı yarattı. şeklinde ilerlemez. Kim yarattı ? Tanrı yarattı. şeklinde ilerler. Nasıl oldu ? Allah'ın hikmetiyle şu süreçler sonucunda oldu, şeklinde ilerler.


     Fakat her zaman söylediğim gibi görmek istemeyen göz görmez, inanmak istemeyen akıl inanmaz. Allah bizi kibrin esiri olmaktan korusun. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder